Doc Rivers'ın Steph Curry Stratejisi + Houston ve Portland


Herkese merhaba...

2014 playoff'larının ilk maçları geride kaldı ve oldukça keyifli eşleşmeler izliyoruz. Golden State, savunmanın en önemli oyuncusu Andrew Bogut'tan yoksun çıktığı maçta Clippers'ı yenip saha avantajını eline geçirmeyi başardı. Doc Rivers, tartışmasız şekilde ligin en iyi coachlarından bir tanesi. Steph Curry'e nasıl önlem alacağını merak ediyordum. Takımda rakibini kilitleyecek bir dış savunmacı olmadığından (bkz: Pat Beverley. Birazdan geleceğiz.) Curry'i yavaşlatmak için takım halinde bir şey yapmaları gerekiyordu.

GSW, çembere çok fazla drive eden bir takım değil. Genelde pozisyonlarını pas açıları üzerinden hazırlamayı, pin-down screen'lerden çıkan kısalara şut yaratmayı seviyorlar. Takımın çembere en fazla penetre eden oyuncusu David Lee. Oyun kurucu Steph Curry ise ligde en çok drive eden ancak 52'nci isim. Ve takımın bu alanda ikincisi. Yani Curry'i yavaşlatmak için onun çembere gidiş yollarını kesmeye lüzum yok. Doc Rivers'ın yapmak istediği (özelinde de başarılı olduğu) şey ise topu Curry'nin elinden çıkartmak ve uygun atış bulmasını engellemekti. 

Nitekim bunu başardı da Clippers. Normal sezon ortalamaları 24 sayı, yüzde 47 saha içi isabet ve 3.8 top kaybı olan Curry, Doc Rivers'ın kurguladığı strateji karşısında 6/16 şut isabetiyle 17 sayıda kaldı (normal sezona göre 8 dk fazla oynamasına rağmen) ve tam 7 defa top kaybetti.

Warriors hücumunda perdelerden dolaşıp forvetten dışarı şut en çok çıkan isim Klay Thompson. Steph Curry daha ziyade top elindeyken bir şeyler üretmeye çalışıyor. Ve ikili oyunlar Golden State hücumunda kritik yer tutuyor. Doc Rivers ise tüm ikili oyunlarda Curry'nin üzerine ikili sıkıştırma getirerek yıldız oyuncunun topu elinden çıkarmasını sağlamaya çalıştı. Savunmacısı da hiçbir perdelemenin aşağısından dolaşmadı ki Curry'e şut atmak için saniyenin onda biri bile kalmasın. Genelde bunda başarılı oldu da Clippers. Peki Warriors buna rağmen nasıl kazandı?

Dilerseniz birkaç örneğe bakalım...

Steph Curry, Marreese Speights'in perdelemesinden çıkıyor. Chris Paul perdelemeyi üstten dolaşacak. Alttan gitmesi Curry'nin gözünüzü kırpana kadar üç sayıyı göndermesi demek. Paul üstten dolaşırken Glen Davis de hiç uzaklarda değil. Speights ile ilgilenmeyecek. Tek odağı Steph Curry.

Steph'e show-up'a çıkıyor.


1 numara Chris Paul. 2 numara Glen Davis... 

Speights içeriye devrilirken Glen Davis, Curry'e show-up'a gitti. Koca cüssesiyle Güneş ışınlarını bile Curry'e ulaştırmamaya çalışıyor. Chris Paul geride kaldı. Ama üç sayıyı vermediler. 

Clippers'ın maç boyunca ana planı buydu. Steph Curry şut atmasın da diğerleri (neredeyse) ne yaparsa yapsın. Başka herkesi riske edebilirlerdi ama Curry'i asla.

Şimdi perdeye giden uzunun savunucusu (Glen Davis) adamını bırakınca Clips risk almış oldu. Eğer Curry topu oradan çıkarabilirse savunmaya karşı bir kişi fazla kalacak Warriors hücumu.

Hilton Armstrong akıllıca faul çizgisine, Curry'nin pas atabileceği iki noktadan birisine çıkıyor. Diğeri Klay Thompson. Ona atarsa hiçbir şey olmaz, hatta Davis pozisyonunu geri alır.

Bu arada Andrew Bogut ve Festus Ezeli sakat olmasa Armstrong muhtemelen konforlu kanepesindeydi maç vakti.


Steph Curry doğru işi yapıp faul çizgisine çıkan Hilton Armstrong'a indirdi topu. Bu arada tamamen bu pozisyondan bağımsız konuşuyorum; Curry'nin oyunu okuma ve pas yetilerinin iyi olmadığını söyleyen dostlarım var: "Not cool bro!"

Clippers savunması bir kişi eksik. Glen Davis geriye doğru hareketlendi ama iki meridyen arası mesafe var. Chris Paul da olması gerektiği gibi Curry'nin başında.

Şu anda savunmada DeAndre Jordan'ın önünde iki seçenek var. Ya geride kalıp Armstrong'un -çok da olası olmayan- şutunu ya da çembere drive'ını riske edip aşağıda kalacak. Ya da onun üretim yapmasını engellemek için yukarı çıkıp çembere hareketlenmek üzere olan Speights'i bomboş bırakacak.

J.J. Redick de bir yere kadar gelebiliyor rotasyona. Zira onun adamı Harrison Barnes. Top ona gelirse muhtemel bir üç sayı yerler.


Jordan yarım daire içinde kalıp teması riske etmek istemedi ve yukarı çıktı. Seri boyunca sakatlık ya da faul problemleri dışında pek süre alması beklenmeyen -ki bu maçta da sahada kaldığı süre 2:09- Hilton Armstrong topu çok güzel bir şekilde pota altında indirerek Maereese Speights'in bomboş bir smaç yapmasını sağladı.

Golden State Warriors özellikle pota altında fiziksel handikaplara sahip olsa da, kadrodaki pek çok oyuncunun hayli iyi ya da ortalama üzeri pasörler olması sayesinde rakip savunmalar sertlikle onları dışarı püskürttüğünde bile doğru eli bulabiliyor. Chris Paul, Rajon Rondo, vs. türevi saf bir oyun kurucuları olmadan ligin en fazla asist yapan takımlarından biri olmaları da bu yüzden sürpriz değil.

İlk maçta genelde oyunu dikte edenin Clippers olduğunu, Warriors'ın ise 2009 Lakers vari küçük patlamalarla dengeyi sürekli değiştirdiğini gördük. O yılki Lakers gibi, veya Warriors, Trail Blazers gibi doğru pas açıları kurgulayarak hücum etmeye çalışan takımlar için en önemli faktör topun enerji bulması. Başka bir değişle doğru pas trafiğini devamlı yapabilmek.

Bunun için en az bir pasör uzun olması şart. Eğer iç dış dengesi sağlanamaz ve savunmalar tek bir alana odaklanabilirse geçmiş olsun. Takımda bu trafiği sağlayacak bir ya da birkaç 4-5 numara olmasaydı, başta Curry olmak üzere tüm takımın üretimi azalırdı.

Golden State adına neyse ki David Lee gibi harika bir adam var. Lee pek çok uzunda olmayan pas yeteneği ve saha görüşü sayesinde işleri genelde kolaya indirgemeyi başarıyor.


Yine bir Warriors ikili oyunu...

Bu kez perdelemeye gelen isim David Lee. Onu savunan isim Danny Granger. 

Neredeyse orta sahadayız ama Chris Paul boşluk bırakmamak için perdelemenin üstünden geçiyor yine. Doc Rivers epey bir tembihlemiş maç öncesi.

David Lee perdelemeden sonra dışarı açılacak (daha ne dışarısı gerçi, zaten orta sahadayız) ve Granger Curry'e ikili sışıtırmaya gideceğinden boş kalacak.


İşler Golden State'in istediği gibi gitti. Curry top kontrolünü kaybetmedi. Chris Paul yine baskıya çıkmadı. Danny Granger ise kısa bir show-up'tan sonra geriye dönmeye çalışıyor. Ama artık çoktan gecikti işler. Warriors yine +1 ile hücum edecek.

David Lee şut menizlinin biraz dışında. Bir ya da birkaç adım içeriye gidip şut atabilir. Çok akıllıca olmasa da (Jordan, malum) çembere gitmeye çalışabilir. Ancak dribbling ile ortaya yöneldiği anda Clippers savunmasını ciddi bir tehlike bekliyor. Lee'nin bir göz yaşı damlası bırakması ihtimaline karşı DeAndre Jordan oraya çıkarsa Speights pota altında yine bomboş kalacak. Jordan öne çıktığında J.J. Redick rotasyona gelirse de dışarıda Draymond Green açık kalacak.

Bakıyoruz...

De Andre Jordan çembere gitmeye izin vermiyor. Yol kesti! Speights boş kalacak ama J.J. Redick, Jordan'ın rotasyonuna gelerek orayı kapattı.

Warriors +1 hücum ediyordu. Savunmanın dengesi bozuldu bir defa. İlla bir adam boş kalacak. Redick pota altını kapatmaya gidince (Ki kesinlikle doğru. Bomboş bir smaç yiyeceğinize boş da olsa bir üçlüğü riske etmeyi tercih edersiniz.) Green dışarıda müsait duruma geldi. David Lee her yere hakim zaten. Orayı görmemesine imkan yok. Nitekim Draymond Green bomboş bir şut kullanacak şimdi.

Sonuçta bu bir savunma hatası değil. Göze alınan bir risk. Doc Rivers tonunu çok net gösterdi: Ne pahasına olursa olsun topu Steph Curry'nin elinden çıkarmaya zorlayacak, onun pası üzerinden gelişen hücumlarda savunma pozisyonlarını toparlamaya çalışacak ve/veya şutları riske edecek.

Şu ana kadar izlediğimiz maçlar içinde en güzel iki maçtan biriydi bence Clippers - Warriors. Serinin harika geçeceğine şüphe yok.

Şimdi diğer harika maça geçiyorum. Birkaç minik notum daha var.


Houston - Portland

Uykusuz kalmaya değecek müthiş bir maç izledik bu sabah. Benim de kafamdaki tahminler 0/2 oldu bu eşleşmeler özelinde. İlk maçlarda Clippers ve Rockets tahmin ediyor tam tersini diliyordum. Güzel oldu, sevindim.

Neyse...

Patrick Beverley istisnasız her coachun takımında isteyeceği bir oyuncu. Maç boyunca Damian Lillard gibi bir adamın ciğerlerine giden oksijen miktarını bile kısıtladı. Burada da GSW için geçerli olan duruma benzer bir takım özellikler var. Gerçi tam Stephen Curry'nin tam aksine bu takımın oyun kurucusu Damian Lillard ligde çembere en çok drive eden beşinci oyuncu. Ama ondan sonrası nispeten statik kalıyor. Takımın en çok drive eden ikinci oyuncusu Mo Williams 100 küsürüncü. Takımın hücumda Kobe, Wade, Harden düzeyinde bir yaratıcısı yok. Portland da tıpkı yukarılarda değindiğim şekilde doğru pas açılarını kurgulayarak hücum etmeyi seven, topun aldığı enerjiyle, işleri doğru yapmanın verdiği coşkuyla oynayan bir takım. O yüzden onları rahatsız etmek, agresif savunmayla yayın dışına itmek düzenlerini bozmak adına önemli. Bunu Pat Beverley büyük bölümlerde yaptı Lillard'a karşı. Bu sekanslarda Houston kontrolü hep ele geçirdi ama Portland pas oyununu ne zaman kurgulayabildi, o zaman da rüzgar anında yön değiştirdi.

Houston önde iyi bir baskı uyguluyor, tamam çok güzel de, hiç beklenmedik yerden takıma darbe geliyor: Dwight Howard'ın tembel ikili oyun savunması.

Yine PnR örneği vereceğim. Ne yapayım arkadaş, seviyorum. Çok önemli çünkü. İkili oyunları iyi oynayamayanların halini görmek isteyenler için nba.com/standings.

"Ligin dibindekiler hep bunlaaaarrrrr. İşte buuuuu Mike Brooown zihniyetiiiiiiiii... Hüüeeevvyyyy"


Dwight Howard'ın Superman günlerinin artık mazi olduğu tartışmaya açık olmayan bir durum. Aslında kariyerini bel fıtığı öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak epey mantıklı. Hala çok iyi bir atlet olsa da hem eski haliyle alakası yok, hem de artık mümkün olduğunda az hareket etmeye çalışıyor parke üzerinde. Hele eskiden olduğu gibi tepeye çıkmasını beklemek büyük hayalcilik. Lakers onu aldığında Mike Brown şöyle demişti: "Ligde en iyi ayaklara sahip uzunlardan biri. Savunmada çok işimize yarayacak."

(Yaramadı)

Adam basketbolun en kötü ikili oyun savunmacılarından biri olan Andrew Bynum ile bir sezon geçirmiş. Eline Howard geliyor. Bayram etmesi normal. Ama Howard o Nisan ayında geçirdiği ameliyattan beri başka bir adam. Hem atletizmi aşındı, hem de motoru eskisi gibi çalışmıyor.

Adamımız Nicolas Batum burada. Beverley, Lillard'ı darlamış olsa gerek. Thomas Robinson perdelemeye geliyor. Ama Dwight Howard o kadar aşağı da ki, Parsons üstten dolanınca savunmada kendi kendisini ikiye bir bırakacak şimdi. Bunun benzerini Tim Duncan yapıyor. Ama o da yapsın bir zahmet bu yaşta. Howard daha 28 yaşında.


Thomas Robinson epey güçlü bir perdeleme yapıp Batum'u epey rahat bir duruma soktu.

T-Rob devriliyor. Parsons recover etmeye çalışıyor pozisyonunu ama çok uzakta kaldı. Batum ise topla çembere doğru iniyor ama acelesi yok, gerek de yok. Oradaki ufak alanda minik bir ikiye bir oluştu. Batum'un birden fazla seçeneği var; şut atmak, çembere gitmek, devrilen Robinson'a pas vermek.

Çembere gitmek çok iyi bir fikir olmayabilir. Howard hala epey can acıtıyor. Şut atmayacak. Sabredip doğru yerde pası indiricek Robinson'a. T-Rob da uçuşa geçecek. Smaç denemesi başarısız ama faul. İki atış var...

Bu iki takım da birbirlerine epey yakın. Bize sabah işe/okula gitmeden harika bir şölen sundular. Damian Lillard yaşına göre inanılmaz olgun ve sakin bir oyuncu. LaMarcus Aldridge'in tarihî gecesinde son sözü o söyledi.

Ama yol daha çok uzun. Keyfini sürmeli...

İso out!

Hiç yorum yok: